KASIMARALIK2024
Zekeriya Şimşek
Şehri okumak: İzmir kitapları
Şehri okumak: İzmir kitapları
İzmir’i ne kadar tanıyoruz, biliyoruz?
Bilmenin/öğrenmenin iki olmazsa olmazı vardır; gezmek ve okumak.
Şehri (şehirde değil) yaşamak olağan, şehri okumak (anlamak ve anlatmak) olağanüstüdür. Yaşadığımız şehre ayna tutmak; emek ister sabır ister en çok okumak ve araştırmak ister. Şehre âşık olmak, zaman ayırmak ister!
Seyyahlık, şehrengiz yazarlığıyla kardeştir. Bir seyyahın gözüyle gördüğünü kalemiyle ete-kemiğe büründürmesi, dillendirmesi o şehrin sakini için bir şanstır. Bu seyyah kimi zaman o “şehrin çocuğu” da olabilir. Şehrine sevdalı bir derviştir o. Evliya Çelebi (Seyahatname) kadar Tanpınar (Beş Şehir) kadar saygıyı hak etmiştir. Seyahatnameler gibi şehir kitapları da yer yer abartılı anlatımlar, hayal âleminden süzülen bakış açılarıyla bizi o şehrin en müstesna hâlleriyle buluşturur, kimi zaman da Tanpınar’ın beş şehri arasında İzmir neden yoktur benzeri sorularla üzerler…
Bir kitapla şehrin fotoğrafını çekmek…
Heyamola Yayıncılık’ın 2011-2019 arası yayımladığı 75 kitaplık “İzmirim” dizisi bu bağlamda tam bir koleksiyon. Semtlerin/ilçelerin iç içe geçmiş dünden bugüne hâlleri… Heyamola Yayıncılık amacını şöyle özetliyor: “… yazar-edebiyatçı, kendince bir duyarlıkla yaklaşır kentine. Çevresine gönül gözüyle bakar. Kendisini değişik insanların yerine koyar, onların yüreğiyle de hissetmeye çalışır, öylece yazar… Yazar yazdığı zaman, birçok kimse o yazıda kendi duygularını, düşünüp de söyleyemediklerini bulur.” İzmir, “son sürat” değişime uğruyor ve kaydedilmeyen unutulmanın ötesinde kaybolup gidiyor. Bu düşünceyle doğduğu semtleri/ilçeleri yazanlar, kendi yaşamlarından yola çıkıp, bir bakıma kendi özgeçmişlerini İzmir tarihine not düşmüşler. Ve sonuçta paha biçilmez bir İzmir arşivi oluşmuş.
11.kitaptaki “İnciraltı” 70’li yılların sayfiye yeriydi…
14.kitap “Bizim Mahalle Tenekeli Mahalle” Ege Mahallesi sakinleriyle dopdolu. Bütün sıkıntılarına rağmen davul zurnanın sesiyle saçlarını savurup parmaklarını şıklatarak hayatı kutsamaktan hiçbir zaman geri durmayanların öyküleri:
“İlle de Roman olsun / İster çamurdan olsun
O da Allah’ın kulu / Her ne olursa olsun.”
16.kitap “Körfez Vapurları”nda Halim Yazıcı’ya teslim oluyorum; “Şu karşıdan gelen Bergama Vapuru da farkında ellerimizden kayıp giden denizlerin kokusunun.” Babamla Varyant Kahvesi’nde Konak Meydanı’na karşı oturup limonatamı içerken vapurları ve faytonları seyrederdim…
17.kitap “Çınarlı-Mersinli” ile lise yıllarıma gidiyorum. “Burası FM 100 kHz’den yayın yapan Çınarlı Deneme Radyosu” hey gidi günler! Sabah 10.00-12.00, öğleden sonra 14.00-16.00 saatleri arasında müzik yayını yapan lisemin radyosu TRT İzmir Radyosu’ndan daha çok dinlenirdi. Çuvallar dolusu istek mektubu gelir -sansür nedeniyle- her müzik parçası çalınamazdı. İstanbul plakçılar çarşısından gönderilen plaklarla zengin bir koleksiyonumuz vardı. Radyomuz, lisemizin yetiştirdiği teknisyenlerin yaptığı cihazlar ve kıt kanaat imkânlarla 1953’den 2006’ya kadar yayınını sürdürdü.
38.kitap “Halkapınar”da Veysel Çolak şöyle not düşüyor tarihe; “Mimar Sinan, eski bir kiliseden kalan duvarı yaptığı caminin duvarı içerisine alarak korur. Bendeki İzmir’i ararken daha iyi fark ediyorum kaybolanları. Daha çok özlüyor, önemsiyorum Mimar Sinan’i. Yaşadıklarımın kanıtı yok gibi. Belgesiz bir yaşantıya dönüşüyor ömrümüz.”
72.kitap “İngiliz Bahçesi Yokuşu”nda Yurdagül Bezirgan Arar semtinin hikâyesini noktalarken bir özleme taraf oluyor; “Gül teyzenin mahallesi, yani 350/3 Sokak’ta yaz akşamlarında mahallenin teyzeleri sokağın ortasına çıkardıkları masaları birleştirip, semaverde çayı da demleyip gece yarılarına kadar sohbete ve Fuat abinin deyimiyle radarlığa devam ediyorlarmış.”
Aras Yayıncılık’ın “Tarihi Kentler ve Ermeniler” dizisinin dördüncü kitabı “İzmir.” Tarihçi Richard G. Hovannisian (1932-2023) tarafından derlenen metinler; 13. yüzyılın ortalarından 1922 yılına dek İzmir’in ticarî, kültürel ve sosyal hayatının önemli aktörlerinden Ermeniler penceresinden bakıyor şehrime. Kitapta, ticarî ve etnik gruplar arası ilişkiler, eğitsel ve kültürel çalışmalar ve mimarinin yanı sıra, İzmir Ermenilerinin “Aydınlanma Dönemi”ne şekil veren matbaacılık ve yayıncılık faaliyetleri de mercek altına alınmış. Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında İzmir’de yaşananlar ve 1922 Yangını ve daha fazlası İzmirli Ermenilerin tanıklıklarıyla karşımıza çıkıyor. 14 bölümden/makaleden oluşan kitap, ilginç iddia ve tespitlerle dolu, bir örnek; “İzmir Ermenileri 1915 soykırımı sırasında yaşanan dehşet verici tehcir ve katliamlardan İngiliz dostu Rahmi Bey’in çabaları sayesinde kaçabildi, fakat İzmir Ermenilerinin (ve ayrıca Rumlarının) tarihi, Yunan güçlerinin üç yıllık işgalinin sonunda şehrin 9 Eylül’de Türk ulusal güçleri tarafından ele geçirilip talan edilmesi ve sonunda yanıp kül olmasıyla Eylül 1922’de sona erdi. Şehrin Hıristiyan -Ermeni ve Rum- nüfusu katledildi, tehcir edildi ya da (9-30 Eylül arasında) şehri terk etmeye zorlandı. Rum episkopos, Metropolit Hrisostomos’un (Kalafatis) katli, ilk episkopos Aziz Polikarp’ın 180 yıl önce şehit edilmesine benziyordu. Her şey sona erdiğinde binlerce insan öldürülmüş ve daha da fazlası, büyük kayıplar verecekleri iç bölgelere sürülmüştü. Bu felaketle birlikte, çok etnili ve çok mezhepli Osmanlı İmparatorluğu’nda etnik ve dini tolerans konusundaki muhtemelen en başarılı deneyim de son buldu.”
Kitapta yer alan bölüm/makale başlıkları şöyle: Ermeni İzmir; Ege’deki Ermeniler: Smyrna; Ortaçağ’dan Tazminat Dönemi’ne Kadar İzmir ve Ege Bölgesindeki Ermeniler; İzmir’in Ermeni Yapıları ve Dokumacılık Sanatı; İzmir’in Ermeni Lehçesi; Khorenatsi ve Vico: Devler Çağı; İzmir’de Misyonerlerin Ermenice Yayıncılık Faaliyetleri; Madteos Mamuryan: Batı Ermeni Rönesansına Katkıda Bulunan Bir İzmirli; Geç Dönem Osmanlı Smyrna’nda Ermenilerin Toplumlararası İlişkileri; Ermeni İzmir’in Sonu: Bir Sözlü Tarih Perspektifi; İzmir’de İki Ermeni Hekim: Sağkalım Vak’a Çalışması; Ernest Hemingway, Henry Miller ve İzmir (1922); Buenos Aires’teki Sivil Toplum Ağlarının Kuruluşunda İzmirli Ermeni Elitlerin Rolü; Küçük Asya’dan Rio De La Plata’ya: İzmir ve Güney Amerika Ermenilerinin Kökenleri.
Okuyun lütfen!
Yahya Kemal’in doğduğu ve 18 yıl yaşadığı Üsküp’e dair “Kaybolan Şehir” şiirinde söylediklerini İzmir üzerine yeniden üretirken İzmir kitaplarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım:
“Kalbimde bir hayâli kalıp kaybolan şehir!
Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir!”